17 Eylül 2017 Pazar

Kurşun kaleme tükenmez kalem kapağı takma nostaljisi

3 sene önce bugün sıcacık bir yazı yazmışım. Facebook hatırlattı, ben de yeniden paylaşayım dedim. Hazır okullar da açılıyorken nostalji olsun ...

Haydi bugün ilkokul nostaljisi yapalım. Herkes aklına gelen anıları anlatsın, biraz kafa dağıtalım, eğlenelim azıcık, ben başlıyorum önce.

Biz siyah önlük giyerdik, beyaz ve sert diye hatırladığım yakalarımız vardı. O yaka boynumu ne acıtırdı ne acıtırdı hatırlıyorum. Sanırım kola ile sertleştiriyordu annelerimiz, iyi ama neden öyle yaparlardı ki? Yani o yaka azıcık yumuşak olsaydı da rahat etseydik olmuyor muydu, yok demek olmuyordu. İp gibi düzgün ve bembeyaz olmalıydı yakalar, “yakası buruşuk ve kirli çocuğun annesi!” ezikliğini yaşamak istemiyordu anlaşılan o dönemin kadınları. İyi de ben sınıftaki bazı kızların dantelden yakalarına hayran hayran baktığımı da çok net hatırlıyorum. Onların annesi ne güzel örme yakalar yapıyordu yumuşak yumuşak, bizim annelerimiz, yani çoğunluğun anneleri niye yapmazdı ki? O dönem bu sorunun yanıtını bilmiyordum, ama şu an bu konuyla ilgili sayfalarca yazı yazabilirim...

Sınıflar arası yaka sorunsalı

Toplumsal sınıfların ayrışmasının  küçük belirtilerinden biriymiş bu yaka meselesi, ve nasıl da kazınmış belleğime. Sınıflar arası fark ne acı bir şeyse artık, küçücük çocukken gördüklerini yıllarca unutamıyorsun, ne büyük travma!

Aslında şimdinin gözlüğünden bakıldığında ne kadar masum görünüyor değil mi, alt tarafı örme yaka, pahalı bir şey değil, sadece el emeği. Ama o gün için öyle değildi işte, okulda herşeyin tek tip olduğu dönemde o dantel yakalı kızlar, diğerlerinden ayrıcalıklı olduğunu gösterirlerdi sanki, bildiğin “biz üst sınıfız, daha zenginiz, daha aristokratız” tavrının küçük bir emaresiydi bu yaka mevzuu. 

Sadece yaka mı, kokulu silgiler, değişik kurşun kalemler ve ille de keçeli kalemler! 
Bazı çocukların çantalarında 12'li, hatta 24'lü keçeli kalemler olurdu, ben ne kadar da özenirdim! Oysa ki keçeli kalem dediğin şey saçmadır, deftere yazarsın, sayfanın arkasına geçer, resim boyamaya kalksan boyayamazsın kalem biter hemen, ama işte her çocukta yoktu ya, gözümüzde büyüyordu o rengarenk keçeli kalemler. 

Belki de bu yaşımda hâlâ kırtasiye dükkanlarını gezmeyi sevmem, evde çeşit çeşit, renk renk kalem bulundurmam, güzel kırtasiye malzemesi görünce işime yaramasa da dayanamayıp almam o günlerin etkisidir, kimbilir!

Evdeki kalemlerim


Benim öyle renkli kalemlerim hiç olmadı çocukken, bir tane kurşun bir tane de kırmızı kalemim vardı o kadar. O kalemleri kaybetmek söz konusu bile olamazdı, yedekleri zaten yoktu, bittikçe alınırlardı, kalemlere özenle bakılır, küçülüp ele sığmazlarsa eğer, uçlarına tükenmez kalem kapağı geçirilip kullanılırdı, hatta bazı çocukların küçülen kalemlerin arkasına permatik sapı takıp uzattıklarını da hatırlıyorum, kimse de ayıplamazdı. Tutumlu olmak kabul gören bir değerdi çünkü, varlıkla hava atmak ayıptı, ne güzel insani değerlerdi bunlar.

Kurşun kaleme tükenmez kalem kapağı takmak


Bir de çanta konusu vardı, öyle yok barbili çanta, yok süpermen çantası, yok çekçekli çanta, yok sırt çantası.. Bizde çanta denilen şey abladan kardeşe geçen siyah kilitli, bildiğiniz evrak çantası gibi bir şeydi, ben lisedeyken  ancak omza takılan çantam olmuştu. Senelerce kullanılır, yırtılmadan da atılmazlardı, zaten sağlam çantalardı, yırtılmazlardı ki, özenle kullanmamız da cabası!
 Dedim ya abladan kardeşe geçerdi önlükler de çantalar da! O zamanlar Türkiye tarımda ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülkeydi, bununla gurur duyulurdu, şimdiki gibi ineklerin yiyeceği samanın ithal edilebilme ihtimali hayal bile edilmezdi, iyi ki de öyleydi!

Günler bir "sarmal yay" gibi geçti gitti...
Biz büyüdük ve globalleşti dünya!

Bana sorarsanız, doğanın hunharca katledildiği, her yere betondan leş gibi iğrenç binaların yapıldığı, her şeyin ama  her şeyin iki dakikada tüketildiği şu modern(!) zamanlarda yaşamaktansa, keçeli kalemin olmayıverdiği, sert kolalı yakalarla dolaşılan o günleri elbette tercih ederim. 

Söyleyecek laf bitmez, artık susma vaktidir!

Benden bu günlük bu kadar, anlatın bakalım sizin çocukluğunuzdan neler kalmış geriye, merakla bekliyorum.

Sevgiyle kalın efendim, insanlıkla kalın, özünüzle kalın...



Devamını Oku

11 Eylül 2017 Pazartesi

Motor yağı nasıl değiştirilir?

Araçlarının bakımlarını kendileri yapan bir çok otomobil meraklısı bulunmaktadır. Otomobil meraklılarının yaptığı araç bakımlarından bir tanesi de otomobilyağı değişimidir. Aracınızın yağını kendiniz değiştirerek aynı zamanda maliyetten de tasarruf edebilirsiniz.

Araç bakımı söz konusu olduğunda güvenlik her zaman önceliklidir. Bu nedenle, ilk defa yağ değiştiriyorsanız veya daha önce defalarca yağ değiştirmiş olsanız dahi motor yağı değiştirme işlemini güvenli ve verimli bir şekilde yapmanız için uymanız gerekenler bazı kurallar bulunuyor.

Motor yağınızı değiştirmeden önce ihtiyacınız olanlara bir göz atalım;

  • Yaklaşık 5 litre Castrol motor yağı
  • Aracınızın marka ve modeline uygun yeni bir yağ filtresi
  • Ayarlı pense ya da açık uçlu ayarlı pense ve bir yağ filtresi ayar pensesi. (Bazı motorlar, satıcınızdan temin edebileceğiniz özel şekilli bir alet gerektirebilir. )
  • En az 6-8 litre kapasiteli büyük bir drenaj kabı ve bir huni
  • Temiz bezler ya da üstübü, el yıkama solüsyonu ve/veya tek kullanımlık lateks eldivenler

Adım 1: Aracınızın motoru için yağ seçimini yapın
Aracınızla sık sık kısa geziler, trafikte dur kalk veya yoğun bir şekilde taşıma/çekme yapıyorsanız aracınızın motorunda ekstra zorlanma olmaktadır. Bu tip araç kullanımlarında daha sık yağ değişimi gereklidir. Castrol’ün hazırladığı kullanım kılavuzundan özel koşullar için kullanım önerilerini inceleyebilir, aracınıza uygun endoğru motor yağı seçimini yapabilirsiniz.

otomobil yağı

Adım 2: Aracınızı hazırlayın
Soğumuş yağ doğru bir şekilde boşaltılamayacaktır. Bu nedenle çalışmaya başlamadan önce, yağ sıcaklığını normal çalışma sıcaklığına getirmek için aracı biraz sürün. Sonra motoru durdurun ve yağ doldurma kapağını açın ve oluşacak vakumu önleyin. Bu işlem, yağın alt taraftan daha serbest bir şekilde boşalmasını sağlar.

Aracın altına girmeden önce özel güvenlik tedbirleri için kullanım kılavuzunu kontrol ettiğinizden her zaman emin olun. Kriko kullanımı dengeyi sağlayamayacağından ve aracın devrilmesi ihtimaline yol açabileceğinden, aracı kaldırmak için kriko kullanmamalısınız. Portatif tekerlek rampaları idealdir ve daha güvenlidir. Bu rampalar, aracın altına kayabilmeniz için aracı yeterli bir şekilde yerden kaldırır. Tekerlek rampası üreticisinin özellikle güvenlik konuları ile ilgili talimatlarını dikkatli bir şekilde uyguladığınızdan emin olun.

Düz bir zeminde olduğunuzdan emin olduktan sonra aracı tekerlek rampasının üstüne sürün, böylece ön lastikler yükselecektir. El frenini çekin ve aracın kaymasını önlemek için arka lastiklere ahşap bloklarla destek yapın. Aracınız düz şanzımanlı ise birinci viteste bırakın, otomatik şanzımanlı ise “Park” konumuna getirin.

Adım 3: Eski motor yağını boşaltın
Yağ toplama kabını aracın alt tarafına koyun. Karterin ya da yağ haznesinin arka alt tarafına yerleştirin.
Toplama kabını tahliye tapasının altına, biraz arkasına düşecek şekilde yerleştirin. Ayarlı penseyi kullanarak, tapa serbest dönene kadar saatin ters yönünde çevirin. Daha sonra elle çıkarın. Bu noktada yağa dikkat edin; hızlı bir şekilde ve sıcak olarak akabilir. Tapayı drenaj kabına düşürmemeye dikkat edin fakat düştüğü takdirde dikkatlice oradan alın. Çoğu tapa bir conta ile takılır; bu contayı kaybetmeyin.

Adım 4: Yağ filtresini çıkarın
Filtre pensesi kullanarak yağ filtresini saat yönünün tersine çevirip gevşetin. Ardından sıcak egzoz borusuna dokunmadan el ile filtreyi çıkarın. Yağ filtresi yağ ile dolu olabileceğinden ağır olabilir. Bu nedenle motordan uzak bir şekilde yavaşça aşağı indirin ve içindekileri toplama kabına boşaltın. Bazı yağ filtreleri yatay bir konumdadır ve gevşetildiklerinde kirli ve sıcak motor yağı sızdırabilir. Endişelenmeyin, bu normaldir. Yanınızda üstübü ya da bez bulundurarak bu sızıntıya hazır olun. Bezlerle, motorda yağ filtresinin yerleştirildiği yerin içini ve çevresini silin.


otomobil yağı
Adım 5: Yağ filtresini değiştirin
Bezinizi alın ve motorda yağ filtresinin yerleştirildiği yerin içini ve çevresini silin. Yeni yağ filtresini alın ve parmağınızla montaj yüzeyine (filtrenin yuvarlak kenarı) biraz yağ (yeni veya eski) sürün. Bu, dolgu macunu olarak görev yapacaktır. Yeni filtreyi dikkatlice saat yönünde çevirerek dişli yağ oluğuna vidalayın.
Doğru bir şekilde yerleştirildiğinde filtre kolaylıkla vidalanacaktır. Çok fazla zorlamadan el ile filtreyi sıkıştırın.
Tapayı ve contayı temizleyin ve tapayı yerleştirip sıkın. Tapayı el ile çevirebildiğiniz kadar çevirin ve sonra ayarlı pense ile sıkıştırın. Yine, fazla zorlamamaya dikkat edin.

Adım 6: Temiz motor yağını ekleyin
El frenini dikkatlice bırakın ve aracın rampa üzerinden yavaşça zeminde kaymasını sağlayın. Bu aşamada motoru çalıştırmayın. Aksi takdirde önemli hasarlar oluşabilir. Motorun üstünde, genellikle yağ kabı sembolü ile işaretlenmiş yağ doldurma kapağını bulacaksınız. Kapağı çevirerek çıkarın ve gereken yağ miktarı ile motoru doldurun. Yağ çubuğu ile seviyeyi kontrol edin. Kapağı takın ve varsa dökülmüş yağları silin. Motor çalıştırıldığında yağ göstergesi sönmelidir. Motoru birkaç dakika çalıştırın, kapatın ve sonra ölçekli çubukla tekrar yağ seviyesini kontrol edin. Bu noktada genelde biraz daha yağ eklemeniz gerekebilir.
Son olarak ve mutlaka sızıntılar için aracın altını, özellikle yağ filtresi ve karter tapa contası çevresini kontrol edin.

Adım 7: Eski yağı dikkatlice ortadan kaldırın

Yağ değiştirme işleminizdeki en son ve bir anlamda en önemli adım, motordan boşalttığınız eski yağın doğru bir şekilde ortadan kaldırılmasıdır. Eski motor yağı çevre için çok zararlıdır ve güvenli bir şekilde ortadan kaldırılmasının önemi çok büyüktür. Eski yağı kapanabilir bir kaba aktarın ve güvenli bir şekilde imha edilebilmesi için bir çevre kuruluşu veya 0 212 221 0440 numaralı telefondan PETDER- Petrol Sanayi Derneği’ne başvurabilirsiniz. Ayrıca konu ile ilgili olarak daha fazla detay almak isterseniz, “Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği”ne buradan incelemenizi tavsiye ederiz.

Adım 8: Lütfen özenli ve dikkatli olun

Motor yağı değiştirme işlemi gerektiğinde uzmanlık gerektiren bir iştir. Sizlerin güvenliği bizler açısından daha önemli olup, Castrol tarafından bu içerik tavsiye amacıyla paylaşılmıştır. Bu yüzden motor yağı değişimi ile ilgili olarak tereddütleriniz var ise lütfen profesyonel bir servisten destek alınız.

Her motoryağı değişiminde, aracın yaptığı mesafeyi ve tarihi kaydedin. Bu yöntemle, bir sonraki yağ değişiminin ne zaman yapılması gerekeceğini kolaylıkla takip edebilirsiniz.
Devamını Oku

10 Eylül 2017 Pazar

Hayatın yeni sürprizleri

Bazen hayat çok yavaş akar. Böylesi zamanlarda hayal kurarım bol bol. Öyle olsa derim, böyle olsa derim. Şurası da şöyle olsa derim, yok bu sahneyi baştan alalım derim. Detaylara dalarım. Hayalimdeki bütün  kahramanlar benim istediğim gibi davranır, benim istediğim şeyleri söyler. Sonra gözümü açtığımda, rutin gerçeklerin devam ettiğine tanık olurum. Yani hayat durağandır, hayallerim akar gider.

Bazen de ne hayal kurmaya, ne de düşünmeye zamanım olmaz. Çünkü hayat o kadar hızlı akar ki, sanki bir film sahnesi hazırlanmış da, oraya beni birisi arkamdan itmiş gibi hissederim. Hikaye bellidir, replikler bellidir. Önceden rolüme hazırlanmışım gibi direkt sahnede boy gösterirken bulurum kendimi. Yaşadıklarıma şaşırmak için bile vaktim olmaz. Sanki delişmen akan bir suda bir sal üzerinde kayar gibi, kenarda bekleyenlere gülümseyerek el sallar gibi... Ne bileyim; dışarıdan müdahaleye kapalı bir ortamda gibi. Ama korunaklı, güven hissini kaybetmeden akarken hissederim kendimi hayatın içine doğru... Bu aralar işte böyle geçiyor günlerim. Ekmek alırken bile tek tek ekmekleri inceleyip düşünerek karar veren ben, bu aralar bir nefes alımlık sürede radikal kararlara imza atıyorum. Ama içimden bir ses, “Bu kararlar doğru!” diyor, “Böyle devam et!”” diyor.

hayat sürprizlerle dolu
Mesela artısını eksisini hiç düşünmeden direkt mesleğimle ilgili bir işe başladım geçen hafta salı günü. Son beş senedir alarm kurmadan yataktan kalkan ben, son beş gündür altı otuz civarında uyanıyorum ve saat yediye beş kala gibi evden çıkarak yaklaşık 15 dakika yürüyüp otobüs durağına gidiyorum. Üstelik bunca yıllık iş hayatımda ilk kez otobüsle işe gitmeyi bilerek ve isteyerek göze alıyorum. Otobüs yolculuğu trafik yoksa bir saat sürüyor. Bu da uzun süredir günde 5-6 sayfaya düşen kitap okuma hızımın en az 10 kat artacağı anlamına geliyor. Pollyanna'nın Kadıköy şubesi yine iş başında anlayacağınız. Dert etmiyorum yani. Nitekim geçen hafta işe giderken Romantika'yı bitirdim, Beyaz Diş'e başladım. İki günde kitap yarılandı bile. Demem o ki, hayatın öğrettiklerini uyguluyorum. Ne demişti hayat:

“- Eğer önünde sadece tek bir yol varsa ve varmak istediğin yere sadece otobüs ile gidiliyorsa, konfor isteyen yanını sustur ve hiç düşünmeden atla o otübüse! Fırsatı kaçırma! Ama çantanda mutlaka bir kitap olsun!”

Şaşırıyorum kendime. Hani bir daha iş hayatına geri dönmeyecektim! Hani daha geçen aylarda “Yaşasın home ofis” diye şarkılar söylüyordum! Peki ama ne değişti? Cevap basit, hem de çok basit: 

Hayatımın yazıldığı senaryoda yeni bir bölüme geçildi. Karakterin baht dönüşü, peripeteia durumu bu yaşadığım şey!

Senaryoda kahramanın yazgısında ani bir değişim olması, hayatının akışının farklı bir yönde gelişmesi anlamına geliyor peripeteia. Benim de yazgım değişti aniden. 5 Eylül 2017 itibariyle tekrar aktif, ev dışında akan iş hayatına döndüm. Ve bundan sonrasında neler yaşayacağımı gerçekten çok merak ediyorum. Peki ne hissediyorum? Öncelikle şaşkınım. Hem de çok şaşkınım. Dediğim gibi bir saniye içinde böyle bir karar aldım. Sonrasında hissettiğim şey heyecan. Evet özlemişim. Kumaş kokusunu, işçilerin hayatını, koşturmacayı, günde beş bardaktan fazla çay içmeyi, yemekte ne var demeyi, excel tabloları ile çalışmayı özlemişim. Sabah telaşında işe yetişmeye çalışan insanlar arasında olmayı da özlemişim sanırım. Evde yazarlık işlerimi hafta sonlarında yapmayı hedefliyorum. Tabii ki daha seçici olarak. Senaryo ve kitap yazma hayalim ise cebimde bekliyor. Bunu zaman gösterecek.

Komik bir durumdayım aslında. Biraz acemilik de var. Akşam yedi buçuğa doğru eve geldikten sonra yemek yapıp yemeği unutmuşum meğer. Elim ayağıma dolanıyor; az zamana çok iş sıkıştırmalı günlere alışmaya çalışıyorum. Yani buraya yazacak yeni yeni konular göz kırpıyor şimdiden.


Ne demiş atalarımız, hareket berekettir. Hayatın her sürprizini mucizeleriyle birlikte bütünüyle görmek gerekir. Haydi öyleyse vira vira hayata...
Devamını Oku