10 Ekim 2014 Cuma

Gölgelerin gücü adına!

Bir iç ritim tutturmuş kendi halimde takılıyordum. Kitabımı okuyor, politikacıların o kara yüzlerini gördüğümde tv izliyorsam kanalı değiştiriyor, internette isem sayfayı kapatıyor, gazeteleri de sadece hafta sonlarında okuyordum. Günlük hayatın kaotik haberleri konusunda azıcık cahil kalıyordum gerçi ama, böyle bir arınmaya ihtiyacım vardı gerçekten de. Yakın zamanlarda yaşadığımız kavgalı gürültülü politik süreçlerden sonra ruhumu dinlendirmeliydim normale dönmek için...

Keyfim de yerindeydi hem, mahalledeki ve semtteki sanatsal faaliyetleri takip etmeye başlamıştım.Tek derdim, bu seneki tiyatro sezonunu kaçırmamak, yeni filmlerden mutlaka izlemek, ayda en az iki kitap bitirmek, bloga daha çok yazı yazmaktı. Hatta abartmış, mümkünse ünlü bir yazarın verdiği “yaratıcı yazarlık kursu” bulup katılmayı bile düşünmeye başlamıştım. Yani işte büyük şehirde yaşayıp da kendi çapında “entel takılan” herkes gibi ben de bir şeyler yapma derdindeydim, kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi...




Ben tam böyle bir döngünün içine girmiş mutlu mesut yaşamımı sürdürürken yine çıktılar sahneye!

Bu sefer dehşet saçarak geldiler hem! Sanki insan değildiler; elleri, kolları, beyinleri, yürekleri her yerleri kana bulanmıştı. Doymamışlardı lakin, sağa sola saldırmaya başlamışlardı. Gerilim filmlerinde dünyayı istila eden yaratıklar olur ya, aynı onlar gibiydiler işte! Sivri dişleri, korkunç gözleri, dev cüsseleri, yeşile çalan ten renkleri yoktu ama türlü türü silahları vardı. “İktidar hırsı” denilen zehirli iksiri içmişler, bu iksir gözlerini döndürmüş, önlerine geleni yakıp yıkıyorlardı, daha da kötüsü acımasızca öldürüyorlardı...



Kimdi bunlar, amaçları neydi?


Hiç önemi yoktu gerçekten de kim olduklarının. Hepsi ucubeydi, kimi dini bahane ederek, kimi etnisiteyi bahane ederek, kimi felsefe teorilerini bahane ederek, kimi tarihi saptırarak, kimi ise ağlak hikayeler uydurarak kendilerini savunmaya çalışıyorlardı.Oysa hepsi aynıydı gözümde. Paraya ve güce tapan, egolarının sivriliğinden neredeyse gökleri delecek kadar megalomanlığa bulaşmış, psikiyatrist incelemesine tabi olsalar hepsinin beyinlerinde ağır kimyasal hasarlar tespit edilmesi muhtemel, insan görünümlü ama kalpleri olmadığı için insanla alakası olmayan yaratıklardı.
...................................




Di”li geçmiş zamanla anlatmaya devam etmeyi ne kadar çok isterdim bir bilseniz! 

Ama işte bu gözü dönmüş canavarlar şu an her yerdeler maalesef. Yaşamımızı gasp etmeye çalışı(yor)lar ellerindeki o demirden silahları, ruhlarındaki kirlenmişlik ile. Yuttukları “iktidar hırsı” zehri midelerinde sindirilmeye başlandıkça oluşan iğrenç köpükler ağızlarından burunlarından saçılıyor etraflarına.. Ağır ve kekremsi bir koku bırakıyorlar arkalarında.

Bense şimdiden mis kokulu sabunlar, deterjanlar stokluyorum eve, gittiklerinde pislik kalıntılarını böyle arındıracağım!

İstedikleri kadar ürkünç olsunlar, istedikleri kadar koksunlar, istedikleri kadar kokuşsunlar hiç önemli değil gerçekten de! Dedim ya mis kokulu sabunlar stokluyorum evimde, gittiklerinde her yeri köpük köpük yıkayacağım! 
O saf, o tertemiz, o bembeyaz köpüklü umutlarım hiç tükenmiyor.

Evet ruhumdaki iyimserliği yok etmelerine izin vermeyeceğim, siz de izin vermeyin! Onlara benzemeyeceğim asla, siz de benzemeyin!

Bütün kötüler yok olmaya mahkumdur, hatta o kötüler kendi kendilerini yok ederler hep, bu sefer de öyle olacak. İçtikleri o zehirli iksir, her geçen gün kendi sonlarına yaklaştırıyor bu canavarları. Filmde tempo hızlandı, her yer toz duman, 5 dakika mola bile yok..!

Varsın olmasın, işte sesleniyorum taa derinden!

Gölgelerin gücü adınaaa, güüüüüçççç bende artıkk!


17 yorum :

  1. Umudumuz olmasa nasıl yaşardık?

    YanıtlaSil
  2. Bu aralar karamsarlık kaygı umutsuzluk sarmışken iyi geldi. teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. Dediklerine son derece katılıyorum. Çok güzel özetlemişsin . Ama yavaş yavaş umudu da yitirtebiliyorlar bu insanlar. Allah sonumuzu hayır etsin..

    YanıtlaSil
  4. Siz gölgelerin gücü adına güç bende artık dersiniz. Fakat onlar hiç bıkmazlar, bir daha ki sefere HE MAN der ler.

    YanıtlaSil
  5. Gemiler yaptık mavi denizlere açıldık. Uçaklar yaptık kuşlar gibi uçtuk. Bi kardeşçe yaşamayı öğrenemedik.

    YanıtlaSil
  6. Ümidimizi de kaybedersek çekip gitmek gerek zaten. Belki şehirden, belki ülkeden, belki de hayattan.
    Bu arada bazı sorular sorulmuş bana da mim olarak gönderilmiş. Ben de size yönlendirdim. Cevaplamak isterseniz sorular ve benim cevaplarım burada :)
    http://jaleceanne.blogspot.com.tr/2014/10/mim-sorular-zor-muydu-ne.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, elimde bir mim daha var, mim moduna girince söz yanıtlayacağım, sevgiler:)

      Sil
  7. Umut verdi yazın...
    Bu arada, gittiklerinde kutlamaya eşlik edeyim, ben de kına yakayım diyorum madem. :P

    YanıtlaSil