26 Nisan 2013 Cuma

Nereden başladım, nerelere geldim, neyi hedefliyorum?

Yeni iş, yeni umutlar, özgürlüğe atılan adım..
Blog serüvenine başlayalı bugün itibariyle 3 ay 2 gün geçti.İlk zamanlarda iş hayatına olan küskünlüklerimi paylaştım sizinle. "İş hayatından dost çıkmaz" dedim;   Sonra makale yazarak para kazanma maceralarımı anlattım bütün samimiyetimle. Aradan geçen zaman içinde geldiğim noktada artık girişimci kimliğimle yazıya döküyorum yaşadığım halleri.. Bilenleriniz biliyor,
e-ticaret sitesi açıyorum pek yakında. Aslında her şey hazır, detaylarla ilgileniyorum bu aralar..Nasıl bir heyecan var bende bilseniz.. Gerçekten de artık kariyer sitelerindeki iş ilanlarına bakmıyorum, başkalarına yazı yazarak para kazanma maceralarım da neredeyse bitecek bu yakınlarda..Patronsuz hayatlara başlamanın mutluluğu var içimde."İyi patron, iyi insan" dediğim; değiştirdiğim onca işten sonra ilk kez içtenlikle "abi" sınıfına soktuğum, yanında 7 sene çalıştığım son patronumun işten ayrılırken bana olan borcu,kaliteli bir araba parasıydı neredeyse... Sizce de haklı değil miyim patronlardan kurtulmanın coşkusunu yaşamakta?
  Sanmayın ki büyük sermayeler yatırdım bu işe..Bir bilseniz ne kadar az maliyetle girişimci olduğumu, eminim sizler de çok heyecanlanacaksınız..
Değişim ve  dolayısıyla dönüşüm o kadar hızlı yaşanıyor ki insan ruhunda, bazen aradaki aşamaların hızına yetişemeyebiliyorsunuz. Aslında biraz da ön yargıları atıp önünüze gelen fırsatları değerlendirmekle ilgili bir durum bu. Bazen bir fırsat çıkar, içinizdeki korkak kişilik "Ama, aslında,zaten...vb." gibi sözcüklerle başlayan; sizi vazgeçirmeye yönelik itirazlarla önünüze set çeker..Bu sefer o korkak kişiliğin sesini dinlemedim, atılım yapmaktan korkmadım.. İyi ki dinlememişim; şu yaşadığım coşku olduğu sürece başarısız olmam imkansız çünkü.. Başarısızlık  heyecansızlıkla ilintilidir bence. Yaptığı işe sevinçle ve umutla sarılmayan insan başarılı olabilir mi? Ben hiç sanmıyorum..
  Hani derler ya başarmanın yarısı başlamaktır, başlangıçlar da hayallerdir diye.. Büyük hayallerim var; içimdeki coşku sayesinde yaratıcılığım kendiliğinden tetikleniyor. Böylesi bir heyecan sizce hüsranla biter mi? Bitmeyecek, biliyorum..
E-ticaret, günümüz sisteminde kıran kırana bir rekabetle yürüyor. En büyük holdingler, benimkine benzeyen sitelerde yüz binlerce liralık reklam giderleriyle olaya giriyorlar. Ama ben bu soğuk rekabetten uzak olacağım.. Sevenlerim gelip alış veriş yapacak benden,sevgi ve güven temelinde olacak ticaret hayatım. Büyük indirimlerle ucuz ürünler sunacağım insanlara.. 
  Bu giriştiğim yeni olayın  diğer güzel tarafı da kendime ait zincir mağazalardan gelir elde edebilme fırsatı.. Güleceksiniz ama gerçek bu.. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? E-ticaret siten var, sana bağlı başka e-ticaret siteleri de var. Bir havuz var kazançların ortak biriktiği ve herkes bu havuzdan ekstra gelirler elde edebiliyor..
  Demem o ki, bir süre sonra ruhu patronlar kadar kararmış ve bencil olmayan, ama geliri onlarınkine yaklaşan birisi olabileceğim.. Bu gelişmeleri de sizlerle paylaşacağım günler gelecek elbette, göreceğiz birlikte..
  Eğer çok merak ediyorsanız bu iş nasıl oluyor diye, yorum yazarken mail adresinizi de bildirin, size detaylı bilgi vermekten zevk duyarım..
Herkese bol şans diliyorum, 
Sevgiyle kalın..








Devamını Oku

22 Nisan 2013 Pazartesi

Mutlu olmak için herkesin bir nedeni olmalı..

Mutlu olmak için herkesin bir nedeni olmalı..

Çevremde mutsuz insanları görmek istemiyorum. Elbette sorunlar var, sorunlarımız var.. Ama mutlu olmak için de nedenlerimiz var.. Küçük de olsa mutluluk duyabileceğimiz bu nedenleri görmeyi bilmiyoruz maalesef.. İşte bu sabah sizin için dünyanın her yerinden  bazı insanların mutluluk hakkında söylediklerini derledim. Okuyun ve düşünün lütfen: 
Gerçekten mutlu olmak için hiç bir neden bulamıyor musunuz??


1- “İçinde mutluluk taşıyanlar için bütün mevsimler güzeldir.”— Horace Friess
2- “Mutluluğun en büyük temelleri şunlardır: Bir şey yapmak, bir şeyi sevmek ve bir şeyi umut etmek.” — Allan K. Chalmers
3- “Başarı, mutluluğun anahtarı değildir. Mutluluk başarının anahtarıdır. Yaptığınız işi severseniz, başarılı olursunuz.”— Albert Schweitzer
4- “Aslında herkes mutlu olmayı ister, kimse acı çekmek istemez. Ve mutluluk dış etkenlerden değil, kendi alışkanlıklarımızdan gelir. Eğer kendi zihinsel tutumlarınız doğru ise, düşmanca bir atmosferde olsanız bile kendinizi mutlu hissedersiniz.”— H.H. the Dalai Lama
5- “Mutlu bir kapı kapandığında, diğeri açılır; ama çoğu zaman kapalı kapıya o kadar uzun süre bakarız ki, açılan yeni kapıyı göremeyiz ..”— Helen Keller
6- “Akılsız insan, mutluluğu uzaklarda arar, bilge olansa ayaklarının altında yetiştirir.”— James Oppenheim
7- “Unutmamalıyız ki bir şeyleri elde etmenin sonucunda mutluluk gelmez, ama elimizde olanları farkederek ve onların değerini bilerek mutlu olabiliriz.“– Frederick Keonig
8- “Sağlık sadece bir hastalığın yokluğu değildir. O, her zaman içimizde olması gereken pozitif bir iyi olma halidir.” — Deepak Chopra
9- “Gerçekten mutlu olan insan, dolambaçlı sapa bir yolda giderken manzaranın tadını çıkarabilen kişidir.” — Anonim
10- “Mutluluk, varmanız gereken bir istasyon değildir, seyahat sırasındaki tutumunuzdur.”
Margaret Lee Runbeck
11- “Toplum içinde giyilebilecek en güzel elbise, iyi bir espri anlayışıdır.”— William Makepeace Thackeray
12-”Mutluluk, gerçekten de kişinin kendi içindeki memnuniyet ve onaylamalarının derin bir armonisidir. “— Francis Wilshire
13-”Hayat küçük sevinçlerden oluşur. Mutluluk ise bu küçük sevinçlerin toplamıdır. Büyük bir mutlulukla çok sık karşılaşmaz insan. Eğer bu küçük sevinçleri toparlayamazsanız, büyük olanı gelse de gerçekten de anlamsız olacaktır.” — Norman Lear
14- “Dans ederken, amacınız dansettiğiniz zemin üzerindeki belirli bir yere ulaşmak değildir. Dans sırasında attığınız bütün adımlardan zevk almaktır.” - Wayne Dyer
15- “Sahip olduğunuz güçlere akılcı bir şekilde ve mütevazilikle güvenmezseniz, ne başarılı ne de mutlu olursunuz.”– Norman Vincent Peale
16- “Mutlu olmak, her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez. Kusurların ötesini görmeye karar verdiğiniz anlamına gelir.” - Anonim
17- “En ilginç düşünceleri olan insanlar mutludur. İyi müziği seven, iyi kitapları seven, güzel resimleri seven, güzel arkadaşlıkları, güzel söyleşileri seven insanlar ve bunları zihinsel gelişimi için kullanmayı tercih eden insanlar, dünyanın en mutlu insanlarıdır. Sadece kendi içlerinde mutlu olmakla kalmazlar, başkalarının da mutluluk nedeni olurlar.”
William Lyon Phelps
18- “Yüzme, binicilik, yazma veye golf oynama gibi mutluluk da öğrenilebilir.” — Boris Sokoloff
19-”Mutluluk güzel bir çiçeğin kokusu gibi yayılır ve bütün iyi şeyleri size doğru çeker.”
— Maharishi Mahesh Yogi

20-”Para, iyi kullanıldığında gerekli ve değerli bir şeydir. Ama uğruna mücadele edilecek birinci ve tek değer olduğunu düşünmeni istemem. Eğer mutlu, sevilen, hoşnut edilen biri olacaksan; seni öz saygısı ve iç barışı olmayan bir kraliçe olmandansa, fakir bir adamın karısı olarak görmeyi tercih ederim.” — Louisa May Alcott, Küçük Kadınlar

21- “Eğer hayatı seversen, o da seni sevecektir.“ — Arthur Rubinstein
22- “Problem yakınlarımızda olduğu halde çoğunlukla başkalarını suçlarız. Mutlu değilim, sorun nedir bilmiyorum. Belki başka bir işim olsaydı mutlu olabilirdim. Evli olsaydım, mutlu olurdum. Evli olmasaydım, mutlu olurdum. Çocuklarım olsaydı, mutlu olurdum. Çocuklar bir büyüseydi mutlu olurdum. Daha büyük bir evim olsaydı, mutlu olurdum. Bir temizlikçim olsaydı, mutlu olurdum...” — Joyce Meyer
23- “Gayri safi milli hasılaya, gayri safi milli mutluluktan daha çok önem veriyoruz.”
King of Bhutan/ Butan Kralı
24- “Her sabah gözlerimi açtığımda kendi kendime şunu söylerim: “Olaylar değil sadece ben kendimi mutlu ya da mutsuz yapma gücüne sahibim. Hangisini istiyorsam, onu seçebilirim. Dün öldü, yarın henüz gelmedi. Sadece bir günüm var o da bugün; ve ben bugün mutlu olacağım.” — Groucho Marx


24- “Mutluluğu satın alamazsınız, ama dondurma satın alabilirsiniz. Aslında her ikisi de aynı şeydir.” Anonim

24- “Ne olduğunuz, kim olduğunuz, nerede olduğunuz veya ne yapmakta olduğunuz sizi mutlu ya da mutsuz yapmaz. Bütün bunlar hakkındaki düşüncelerinizdir sizi mutlu ya da mutsuz kılan şey..” — Dale Carnegie


.......


Mutluluk hakkında söylenmiş ve söylenecek çok söz var elbet.. İçlerinden biri size güzel geldiyse, lütfen o söze kulak verin.. Yaşamak her şeye rağmen çok güzel çünkü...

Sevgiyle kalın..














Devamını Oku

19 Nisan 2013 Cuma

makale yazarak para kazanma konusunda geldiğim son nokta..

evde çalışmak, sömürüden kurtulmaktır!

Size son beş altı yazımda makale yazarak para kazanma konusunda maceralarımı anlatıyorum ve sonyazımda düzenli bir gelir elde etme noktasına geldiğimi belirttim. Evet doğru, kimsenin derdini çekmeden, müziğinizi açıp istediğiniz kadar çay kahve içerek başkalarının e-ticaret sitelerindeki trafiği artırmak için yazılar yazıp düzenli bir gelir elde edebilirsiniz. Bu gelir seviyesi, sizin çalışma saatlerinizle doğru orantılı olarak artabilir de. Piyasada kelime başına verilen belirli ücretlerin fazlasını veren müşteriler bulursanız, geliriniz daha iyi seviyelere de ulaşabilir. Bu tip müşteriler genelde yurt dışı odaklı çalışanlar oluyor. Örneğin daha önce de belirttiğim gibi benim İspanya'da böyle bir müşterim var. Günlük bir-iki saaatlik bir çalışmayla sadece o müşterim için açıkça söylemek gerekirse ayda 250 Euro civarında kazanabiliyorum. Başka müşterilerim de var ve merak ettiğiniz sorunun karşılığı şu: İki aylık çalışma deneyimimle internette başkalarına makale yazarak üç aşağı beş yukarı bir memur maaşını yakalayabiliyorum.

Seo uyumlu yazılar yazarak para kazandım bu iki aylık süre içinde, hala da kazanmaya devam ediyorum. Ama bu işin sınırını gördüm. Yazılarımı daha önce okuyanlar bilirler; abartmam, dürüstçe ifade etmeye çalışırım deneyimlerimi. Bu işin bir limiti var, çok iyi kazanamazsınız bu şekilde çalışarak, en azından benim deneyimlerim bu yönde. Ancak başka işlere geçiş yapmak için bu yöntemi bilmek gereklidir diyorum. Çünkü internetten para kazanmak için bu tarz yazılar yazarak deneyim kazanmak, alınan paralardan çok daha değerli diye düşünüyorum. Bir işte çalışıyorsanız da hafta sonları veya akşamları bunu ek gelir olarak yapmayı deneyebilirsiniz. "SEO kurallarına göre yazı tarzı nasıl olmalı?" konusunda mutlaka tecrübe kazanmak gerektiğini düşünüyorum.



Devamını Oku

16 Nisan 2013 Salı

Her koşulda " hayat güzeldir" diyebilmek

hayat güzeldir..
Hani bazı filmler vardır, iz bırakır insanda yıllarca.. İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan vahşeti anlatan filmler, benim için bu kategoridedir. Hele ki "Hayat Güzeldir"'in yeri bir başkadır bende, defalarca hiç sıkılmadan izleyebilirim bu filmi. Savaşın rezil yaşanmışlıkları bir yana, böylesi ağır koşullar altında küçücük çocuğuna umut aşılamayı öğreten bir babanın samimi ve masalsı hikayesi, hem burnumun direklerini sızlatır; hem de yaşama umudu verir her seferinde. İzlemeyenleriniz,5 dakikasını ayırıp lütfen filmin şu giriş sahnesine bir baksın; ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır eminim..
Gördüğünüz gibi esir kampına yeni düşmüşler. Babası, yaşayacaklarını tahmin ettiği bütün olumsuzları çocuğuna bir oyunmuş gibi anlatmayı deniyor. Bu davranışıyla da yaşama bakış açısını sorgulatıyor izleyiciye. Bir tokat gibi çarpıyor suratımıza şımarıkça yaşadığımız kaygılar, en küçük bir sorunu büyütmelerimiz, çaresiz kalışlarımız.. Oysa  esir kampına düşmüş baba, günlerce çocuğuna bütün bu yaşananların bir oyun olduğunu inandırmanın gayretini yaşıyor ve başarıyor da.. Belki de yaşadığımız zorluklara bu çocuk gibi bakabilsek, ya da bu babanın yaptığı gibi sonuna kadar mücadele edebilsek; hayat gerçekten de güzel olacak hepimiz için. Ya da hayatın her şeye rağmen güzel taraflarını görebileceğiz..
Nereden geldi bu film hakkında yazmak biliyor musunuz aklıma.. Yaşadığım süreçleri düşündüm bir an. Bildiğiniz üzere işten ayrılmıştım, daha doğrusu ayrılmak zorunda kalmıştım. Sonrasında bir dizi iş görüşmesi yaşadım. Yılmadım; mesleğim dışında part time iş ilanlarına bile baktım; yılmadım internetten para kazanma yollarını araştırdım. Bu filmdeki ağır koşulların yanından bile geçmiyordu elbet yaşadıklarım, ama kendi içinde zordu. Herkes kendi yaşadığını bilir çünkü.. Şu an her şey geçti artık, sıkıntılar bitti."Hayat güzeldir" diyebiliyorum ve mutluyum. 
Asıl güzel olan ne biliyor musunuz, insanın kendi kendine bir şeyleri başarabilmesi. Kimseden yardım almadan, kendi çabalarıyla bir yerlere gelebilmesi. Eminim bu yazıyı okuyan, bir şekilde benimle yolu kesişen herkes, bu duygunun nasıl haz verdiğini biliyordur, hissediyordur.
Hayat güzeldir dostlar, inanın bana.. Yaşanan olumsuzluklar her ne olursa olsun, mutlaka bir çözümü olacaktır. Benim sorunum düne kadar patron sömürüsü olmadan kendime iş ortamı yaratabilmekti, hem de büyük sermayeler harcamadan. Bunu başarıyorum şu anda, ve göreceksiniz bir kaç ay sonra daha neler başardığımı da paylaşacağım sizlerle. 
Umudunuzu kaybetmediğiniz sürece çözümler ayağınıza kendiliğinden geliyor. "Çok romantiksin, çok hayalperestsin, Polyana gibisin" demeyin bana lütfen. En daraldığınız anları düşünün, sonrasında yaşadığınız mucizeleri getirin aklınıza. Var değil mi hayatınızda böyle örnekler, nasıl da unutuvermişsiniz...Çünkü biz insanlar garip yaratıklarız, pek severiz kendimize acımayı.. Bunu yapmamak gerek oysa, düşsek de ayağa kalkmayı becerebilmek gerek. Zor değil, hem de hiç zor değil..

Sevgiyle kalın...


Devamını Oku

13 Nisan 2013 Cumartesi

Evde çalışıyorum, evde kazanıyorum; patronlar yok artık...

internetten kazanmak
evde çalış, evde başar!
Bloğumu 23 Ocak'ta açtığımda aslında pek de ne yapacağımı bilmez hallerdeydim. İş arıyordum bir taraftan, bir taraftan da geri dönmek istemiyordum fabrika ortamlarına. "Evde çalışarak kazanan bunca insan varken, ben de yapabilirim aslında" diyordum zaman zaman; ama umutsuzluğa kapıldığım  anlar da oluyordu. Bilmediğim bir dünya vardı önümde, kapılarının sonuna kadar açık olduğunu hissettiğim; labirenti andıran yollarında bir türlü bu kapılara ulaşamadığım... Pes etmedim, mütevazi bloğumda her gün bir şeyler yazarken, sürekli evde çalışmak konusunda araştırmalar yapmaya da devam ettim. Yeteneklerimi düşündüm; "borsadan anlamam, dolayısıyla foreks dünyası bana göre değil" dedim, bu seçeneğin üzerini çizdim. Web sayfası tasarlanabilirdi evden, kursa gitmeyi düşündüm; kursları araştırdım hatta, sonra vaz geçtim. Bu işi yıllardır yapan, bütün detaylarını bilen insanların arasında acemi kalmak istemedim açıkçası. Hem bir an önce üretime geçmeliydim, kursa gidecek enerjim yoktu. Sonrasında "ben sadece yazabilirim" dedim kendi kendime. Peki ama nasıl olacaktı bu iş? Pes etmedim, ilanlara baş vurdum, forum sitelerine girdim, evden çalışarak kazanan insanların deneyimlerini okudum bloglardan. Sonrasında her şey kendiliğinden gelişti, ben bile takip edemedim gelişmelerin hızını. Yazarak kazanacağım doğru adresleri buldum, bu süreçte başımdan geçenleri de hiç abartıya kaçmadan sizlerle paylaştım. Amacım, benim gibi iş hayatından sıkılmış, evde iş yapmak isteyenlere deneyimlerimi aktararak yardımcı olmaktı. Sonuçtan çok memnunum. Henüz 3 aylık bile olmayan acemi bloğuma geldiniz, üye oldunuz. Çok değerli yorumlar bıraktınız.
"Pusulamın yönünü değiştirdin" 
"Tam da benim istediğim hayatı yaşıyorsun" 
"Seninle tanışmak sanki bir işaretti" 
"Aynı duyguları paylaşıyoruz" 
gibi yorumlarınızla bana her geçen gün amacıma daha sıkı sarılmak için, kendimi motive etmem için inanılmaz güç verdiniz. Birilerine yardımcı olabilmek, hem de hiç tanımadığım birilerine sadece yazılarımla yardımcı olabildiğimi görmek, nasıl bir manevi tatmin, anlatamam size bu duyguyu.. Geldiğim noktada inanın çok mutluyum. Anladım ki blog yazarlığı, yalnızca kendi içini dökmek değilmiş; insanın tanımadığı bir çok kişiyle aynı duyguları paylaşabilmesi, hatta yardımlaşabilmesiymiş de.. Belki çok duygusallaştım şu anda ama inanın mutluluktan..
Evimde yaptığım düzenli bir işim var, asla boş kalmıyorum artık. Düzenli bir gelir seviyesine de ulaştım. Hatta gelen iş tekliflerinin çoğunu geri çevirmeye bile başladım bu aralar.. Sadece 3 ayda oldu bütün bunlar. Bu süre içinde yaşadıklarımı paylaşarak sizler gibi yüzlerini hiç görmediğim iyi insanlarla karşılaştım üstelik. Bir insan daha nasıl mutlu olabilir ki?
Çocukluk hayalimi gerçekleştirdim ve artık yazarak kazanabiliyorum. Bununla da yetinmiyor, yakında açılacak olan kendi e-ticaret sitemde çalışmaya başlıyorum üstelik. Üç ay öncesinde, savrulan sonbahar yaprakları gibi ne yaptığını bilmeyen ben, artık kendi işime kavuşuyorum, üstelik büyük sermayeler yatırmadan..

Elveda, fabrikaya gitme zorunluluğu..
Elveda, iş hayatının kıskanç, entrikacı insanları..
Elveda, iş hayatında uğradığım haksızlıklar..
Elveda, emeğimin karşılığını vermeyen cimri, bencil patronlar..
Elveda, iş hayatının sömürü düzeni..
Hoşgeldin, evde çalışmanın özgürlüğü.
Hoşgeldin, adil kazanç sistemi.

Özgürleşme yolunda emin adımlarla ilerlediğimi görmekten nasıl mutluyum, anlatmak için inanın sözcükler yetersiz kalıyor. Sınırlarını kendimin çizdiği işlerde çalışmak nasıl da keyifli..

Nasıl oluyor bütün bunlar biliyor musunuz? Biraz cesaretle, biraz inançla ve elbette ki yılmadan çalışmakla..

"Yes, you can!" dedi, Amerika'da iki dönemdir başkanlık yapıyor şimdi. Ben de "Evet, yapabiliriz" diyorum ve kendim de dahil herkesi motive etmeyi amaç biliyorum bu saatten sonra.

Para kazanmak için bir yerlere gidip günde 9-10 saat köle gibi çalışmak zorunda değiliz.
Yaşamdan zevk almak, biraz da yaptığı işten zevk almasıyla ilgili kişinin.. Ayaklarımızın geri geri gittiği bir işe neden katlanalım? Para için mi, para kazanmanın yolu sadece birilerinin  verdiği görevleri yapmak değil ki.. Hele ki "Bilgi Çağı" denilen günümüzde buna ne gerek var?

Artık Bonanza'lıyım, özgürce çalışacağım kendime ait bir e-ticaret sitem olacak çok yakında. Evde çalışacağım, internet gibi  bir dünyanın sunduğu fırsatları değerlendireceğim. Yine yazılar yazacağım elbet, başarılarımı ve sevinçlerimi paylaşacağım sizlerle.. 
Eğer sizin de düşünceleriniz benim gibiyse, sonrasında "keşke.." dememek için bana mail adresinizi bırakın, Bonanza'nın müthiş fırsatlarından hep birlikte yararlanalım, yaratacağımız sinerjiyle hep birlikte özgürleşelim.



Devamını Oku

2 Nisan 2013 Salı

Artık bloğumda müzik de var!


Her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyorum blog konusunda ve bunları uygulamaktan büyük zevk alıyorum. Acemi bir blogger olarak bloğuma okuyucuların dinleyebileceği müzikleri eklemekten nasıl mutlu oldum anlatamam size; bu nedenle hemen paylaşmak istedim.. Aslında çok basit bir uygulama bu, ama biliyorsunuz bazen çok yorulmadan yaptığınız işler bile size büyük keyif verebiliyor.

Gördüğünüz gibi bloğumun sağ üst bölümünde " bu şarkıları seveceksiniz" başlığında bir takım videolar var. Ana başlıklarını ben belirlediğim için burada yer alan şarkılar da benim müzik zevkimi yansıtacak.Bir anlamda "evdeyazar" seçkileri de diyebiliriz..
 Teşekkürler Google, teşekkürler Youtube diyorum.

Yazımı okumaya başlamadan önce bir şarkı seçin kendinize; bir kaç saniyede bir ana başlıklar değişeceği için alternatifiniz de olacak hem. Açın müziğin sesini, bakalım sıradaki şarkının melodisi yazılarımla uyumlu bir hal alacak mı?
Umarım keyiflenirsiniz benim gibi..
Değişik türler dinleyeceksiniz. Benim çok beğendiğim Rembetico'lar, Traditional Jewish Music,Ezginin Günlüğü ve elbette Gülcan Altan olacak genelde fonda..
Bildiğiniz bir çok Türkçe şarkının Traditional Jewish Music olduğunu duyunca çok şaşıracaksınız başlangıçta; ama eminim çok da seveceksiniz.İlerleyen zamanlarda bu ana başlıklar hakkında kısa bilgilendirme yazıları da yazmayı düşünüyorum, şimdilik sadece müziğe odaklanalım..
Keyifli okumalara eşlik eden kaliteli müzikler eksilmesin hayatınızdan..


Devamını Oku

1 Nisan 2013 Pazartesi

Flaş Flaş Flaş! Bloglara Vergi Geliyor!

Değerli okuyucular ve blog yazarları

Az önce Anadolu Ajansı'nın yaptığı açıklamaya göre blog sahiplerinden yazdıkları her yazı için kelime başına vergi alınacağı bildirildi. Yapılan açıklamada Maliye Bakanı,sadece yazı yazanlar değil, okuyuculardan da vergi alınacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"_  Yazmak ve okumak beynin  en önemli gıdasıdır diyorsunuz. Madem yumurta ve sütten vergi alıyoruz, bu kadar önemli bir gıda olan sözcüklerden niye vergi almayalım? Hatta yazma ve okuma eylemleri yapanlardan ELT yani Entelektüel Lüks Tüketim vergisi de almayı düşünüyoruz" dedi. 

Bu açıklamayı duyan blog yazarları ve okuyucuları sokaklara döküldü."Okumayıcılar" tarafından yapılan saldırılara karşı ellerindeki sözcük kokteyllerini sağa sola fırlatarak kendilerini savunmaya çalışan blog yazarları,en uzun söz öbeklerinden oluşturdukları koruyucu şemsiyelerin altına gizlenmek zorunda kaldılar.Elimize ulaşan son görüntülere bakılırsa etrafta binlerce yaralı sözcük, blog yazarları tarafından kurtarılmayı beklerken, okuyucular da çaresizce "sözcükler özgür kalsın!" sloganı atıyordu.

Gelişmelerle tekrar karşınızda olacağız..
Bu da ne şimdi?

Devamını Oku